İran Sinemasından Bir Başyapıt: Ekmek ve Çiçek


" + Sevdiğin biri var mı?
- Evet.
+ Seni seviyor mu?
- Evet.
+Nereden biliyorsun?
- Her seferinde okuması için ödünç verdiğim kitapları geri verirken içerisine çiçek koyuyor.
+Hepsini okuyor mu?
- Elbette okuyor.
+ Sordun mu ona?
- Önemli yerlerin altını çizdiğini görüyorum.
+O da insanlığı kurtarmak istiyor mu?
- Evet.
+Nereden biliyorsun?
-Altını çizdiği cümlelerden. "

Ekmek ve çiçek, aşk ve merhamet. Şayet bu filmi izlemeye karar vermişseniz, mutlaka şu satırlara denk gelmişsiniz demektir.Hadi gelin biraz filmi inceleyelim.

Ekmek ve Çiçek, 1996 yılı çıkışlı İran sinemasına ait bir film ve bir dönem İran'da yasaklanmış. Yönetmen koltuğunda Muhsin Mahmelbaf yer alıyor. Siz de benim gibi kimmiş bu adam diye düşündüyseniz şöyle bir vikiye uğrayınız.
Filmle ilgili ilk söyleyeceğim şey, filmde olaydan ziyade duygu ve duruma odaklanılmış ki bunun İran sinemasının temel özelliği olduğunu söyleyenler dahi var. Yani karmaşık ve heyecanlı bir olay örgüsü beklemeyin. Sakince, gündelik olaylar ve basit diyaloglar üzerinden ilerliyor film. Buna rağmen sürükleyiciliğini kaybetmiyor bana kalırsa.
Şayet durum hikayeleri okumayı seven birisiyseniz, filmi kesinlikle seversiniz. Ekmek ve Çiçek filmini izlemeye karar vermişseniz sizi hayal kırıklığına uğratan tek şey, görüntü kalitesi olacaktır. Ne siyah beyaz ne de renkli bir film, bazı sahneler sisli bir havada çekilmiş gibi, bu da izleyiciyi biraz yoruyor.

Ekmek ve Çiçek Filminin Konusu

Yirmi yıl kadar önce bir isyan sırasında bıçaklanıp görevi bırakan polis, kendisini bıçaklayan adamın yönetmen olduğunu öğrenir ve onu tek bir şartla affedeceğini söyler, kendisiyle bir film çekmelidir.

Çekilecek film ise geçmişin bir canlandırmasıdır. Önce yönetmen kendisini canlandıracak oyuncuyu seçer, tek bir soru sorar adaylara: "Ne olmak istiyorsun?" ve "İnsanlığı kurtarmak istiyorum." diyen adayı seçer onlarca kişinin içinden. 
Daha sonra polisin kendisini canlandıracak oyuncuyu seçtiği sahne gelir, polis kendisini canlandırması için adaylar içinde en yakışıklı olanı seçer ama yönetmen bir başka adaya karar verir. Polisin gençliğini canlandıracak olan bu genç hem görünüş hem de karakter olarak benzemektedir polise. Yani yönetmen filmi estetik kaygılardan ziyade gerçeği olabildiğince yansıtacak şekilde çekmeyi amaçlamıştır. (Asıl tuhaf olan ise tüm film boyunca yönetmen ile polisin bir arada olduğu tek bir sahnenin dahi izleyiciye sunulmamış olmasıdır. )

Polis kendisini oynayacak çocuğa yirmi yıl önce bıçaklandığı gün yaşadıklarını ve hissettiklerini bir bir anlatarak onu role hazırlar. O gün, kendisine sürekli saat soran bir kadını elinde çiçekle beklemektedir. Polis bu kadına aşıktır ve kadının da kendisini sevdiğini düşünmektedir.

 Öte yandan yönetmen de kendini canlandıracak çocukla ilgilenir. Yirmi sene önce o gün yönetmen teyzesinin kızıyla birliktedir ve polisin dikkatini dağıtması için polise saati sormasını söylemiştir...

Filmi buraya kadar anlatmış olsam da buradan sonrası kesinlikle izlenmeli, hayatınızdan sadece 75 dk ayırın ve izleyin. Asla pişman olmayacaksınız.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Keşfedenler İçin İzlenmesi Gereken 5 BL (BoysLove) Dizi Önerisi

Boyslove (BL) Nedir? Yan Etkileri Nelerdir?

İngilizce Altyazılı Dizi ve Film İzleyebileceğiniz Siteler (2020)