Whiplash Filmi Konusu ve Film Yorumu

WHİPLASH FİLMİNİN KONUSU

Filme dair söylenecek çok şey var aslında. Spoiler vermeden şöyle bir bahsedecek olursam film Shaffer müzik akademisinde kendi orkestrasını oluşturan ve bunun için okulda yeni yetenekler arayan  Terrence Fletcher ve çaylak ama hırslı baterist Andrew arasındaki ilişki üzerinde şekilleniyor.

Başarının sadece yetenekle gelmediğini ve başarmak için hak etmek yani çaba göstermek gerektiğini bunu ise güçlü bir iradeye sahip olanların başarabileceğini  anlatıyor Fletcher. Hatta filmde bir sahnede geçen ´´İngilizcede “**good job”dan daha zararlı bir kelime yoktur.´´cümlesi filmin tüm felsefesini ortaya koyuyor.Hep daha iyisi olabilecegini , kişinin mükemmelinin hep bir üst seviye olduğunu…

Bunun için Fletcher ;Andrew üzerinde gerek psikolojik şiddeti gerekse fiziksel baskıyı kullanıyor. Kan, ter ve gözyaşı sahnedeki dekor misali işlenmiş filmde.Oyuncular mükemmelin ötesine geçmeyi başarmış.Filmdeki duyguyu vermekle hissettirmekle yetinmiyor bunu bize yaşatıyorlar adeta.Çaresizlik, hırs, öfke, korku,hüzün hepsi iç içe.

İlerleyen sahnelerde Andrew´un başarma hırsının Fletcher´ın da etkisiyle obsesyon haline gelmeye başladığını görüyoruz.Final ise fevkaledenin fevki.

Whiplash Fimi Replikleri 

“-20. yüzyılın en başarılı müzisyeni olmak herkese göre bir başarıdır bence.34 yaşında beş parasız, sarhoş ve eroin çekmiş şekilde ölmek benim başarı anlayışım değil mesela.

 "-34 yaşında sarhoş ve beş parasız şekilde ölüp insanların yemek masasında benden bahsetmesini, 90 yaşında zengin ve ayık şekilde ölüp kimse tarafından hatırlanmamaya tercih ederim.”

***

“Ben orada orkestra yönetmiyordum. Moronun teki de kollarını sallayıp millete tempo verebilir. Ben orada insanları, onlardan beklenenin ötesine zorlamak için bulunuyordum. Bunun mutlak bir gereksinim olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde dünyayı bir sonraki Louis Armstrong’dan Charlie Parker’dan mahrum ederiz.”

**

“Beyinsiz birine hesap makinesi verirsen onunla televizyonu açmaya çalışır.”

**

“Lafı dolandırmayacağım. Bu yüzden birlikte olamayız bence. Bu konuyu çok düşündüm. Sonuçta olacak olan bu, tamam mı? Neyin peşindeysem onun peşinde olmaya devam edeceğim. Böyle yaptığım için de gittikçe daha fazla zamanımı alacak ve seninle pek vakit geçiremeyeceğim. Seninle geçirdiğim vakitlerde de davul çalmayı düşünüyor olacağım. Cazı ve notaları falan düşüneceğim hep. Bu yüzden sen de bana gücenmeye başlayacaksın. Önemsenmediğini hissettiğin için davul çalmakla bu kadar ilgilenmeyip seninle daha fazla vakit geçirmemi isteyeceksin ve ben bunu yapamayacağım. Sonra benden davulu bırakmamı istediğin için bile ben sana gücenmeye başlayacağım. Birbirimizden nefret etmeye başlayacağız ve işler çirkinleşecek. Bu sebeplerden ötürü, temiz bir ayrılık olsun istedim. Çünkü ben ustalaşmak istiyorum.

Değil misin?

Ustalardan biri olmak istiyorum.

Ben bu konuda sana engel mi olacağım yani?

 Evet.

Sana bu konuda engel olacağımdan eminsin yani.

Evet.

Zaten çok az görüşüyoruz.

Evet.

 Görüştüğümüzde de bana bok gibi davrandın çünkü ben ne istediğini bilmeyen sıradan bir kızken senin bir yolun var, bir usta olacaksın, bense unutulup gideceğim. Bu yüzden de bana vakit harcayamazsın çünkü peşinden koşman gereken daha mühim şeyler var.

 Anlatmak istediğim tam olarak buydu.”

**

İngilizcede “**good job”dan daha zararlı bir kelime yoktur.

Whiplash Oyuncuları arasında canlandırdığı karakteri en iyi yansıtan kişi bana kalırsa J.K. Simmon’du. Bana ilkokul döneminde müdürümüz olan herkesin korkuyla karışık bir hayranlık beslediği Kazım Hocayı hatırlattı.